Lamine diş, dişlerin ön yüzeylerinden çok az aşındırılarak uygulanan çok ince yapıya sahip porselenlerdir. Lamine kaplama çok ince hazırlandığı için çok yüksek ışık geçirgenliğine sahiptir. Bu yüzden estetik özellikleri doğal dişlere çok yakındır. Porselen Lamina diş kaplamaları ile dişlerden minimum düzeyde bir kayıp ile maksimum düzeyde doğallığın ve estetiğin yakalanması mümkündür.
Lamine diş gülüş tasarımında en çok tercih edilen, 0.1 mm ila 0.4 mm arasında kalınlığı olabilen porselen diş restorasyon uygulamasıdır. Yaprak porselen diye de bilinen lamine kaplamalar çok ince olmasına rağmen kuvvetli, estetik özelliği çok yüksek olan ve ön dişlere uygulanan seramiklerdir. Lamine kaplamalar dişlerin sadece ön yüzeyleri aşındırılarak veya bazen hiçbir aşındırma işlemi olmadan uygulanabilir.
Lamine kaplama çeşitli tedavilerde daha yoğun bir şekilde tercih edilmektedir. Estetik ve naturellik beklentisi yüksek kişilerde, düşük düzeyli çapraşıklığı bulanan kişilerde, dişlerinde aralıklar olan kişilerde, ön dişlerinde mineralizasyon eksikliğinden kaynaklı girinti ve çıkıntıları bulanan kişilerde gülüş tasarımı tedavisi yapılırken lamine diş (Yaprak Porselen) uygulanabilir ve kısa bir süre içerisinde bu sorunlar halledilebilir.
Lamine kaplama tedavisi sürecinde öncelikle lamina kaplama yaptıracak kişin düşünceleri dikkatlice dinlenmelidir. Hastanın dişleri hakkında olan şikayetleri, dişlerindeki beğenmediği noktalar (diş rengi, formu vb.) ve tedaviden beklentileri iyice anlaşılmalıdır. Hastanın beklentileri tam olarak anlaşıldıktan sonra hastanın ağız fotoğrafları ve röntgen analizleriyle birlikte muayene yapılmaktadır.
İlk seansta dişlerdeki diğer gereksinimler de planlanmaktadır. Hastanın diş beyazlatma ihtiyacı, diş taşı temizliği, diş eti seviyesi, dişlerdeki çürükler için inley ve onley dolgular ve bütün gereksinimler ilk seansta belirlenmektedir. Bundan sonra hastanın istekleri doğrultusunda belirlenen ölçüler teknisyene gönderilir. Teknisyen alçının üzerinde mumla dişlerin son halinin nasıl olacağını gösteren mum modelajı yaparak dişlerin silikon anahtarını oluşturmaktadır. Bu işleme ‘Mock Up’ denmektedir.
İkinci seansta oluşturulan silikon anahtar üzerinden oluşturulan geçici materyaller hastanın dişlerine yerleştirilerek dişlerin son hali hastaya gösterilmektedir. Bu aşamada tekrar fotoğraflamalar yapılır. Sonrasında hastanın fikirleri alınarak dişlerin son hali netleştirilmiş olunur. Dişlerin nasıl olması gerektiği netleştikten sonra aynı gün dişler üzerinde kesimlere ve düzenlemelere başlanmakta ve günün sonunda geçici dişlerle bir sonraki tedavi seansına kadar beklenmektedir. 3-4 gün sonrasında üçüncü seansta daimi lamine porselenler yapıştırılır ve tedavi tamamlanmış olur.
Porselen lamina kaplamalarda fazla diş kesimlerinden söz edilemez. Amaç mine tabakasını aşmadan en fonksiyonel ve en uzun ömürlü lamine dişleri yapabilmektir. Porselen lamina tedavilerinde dişe en az zararı vererek estetik bir görünümle tedavi tamamlanmak istenir. Günümüzde en hızlı elde edilen estetik uygulama olması ve doğala en yakın sonuç vermesi nedeniyle lamine kaplamalar çok tercih edilmektedir.
Lamine kaplama; dişlerin ön yüzeylerine yapıştırılan hiçbir metal desteği olmayan ince yaprak porselenlerdir. Dişin ön yüzeyinden çok az miktarda aşındırılarak yapıştırılırlar. Bazı vakalarda hiçbir aşındırma yapılmadan da lamine dişler uygulanabilmektedir. Zirkonyum kaplamalarda ise dişin minimum %40’nın aşındırılması gerekir ve diş çepeçevre kesilerek uygulanır.
Yapılacak ön bölge restorasyonlarında genellikle porselen lamina tercih edilmektedir. Bunun sebebi porselen laminaların zirkonyum kaplamalara göre estetiğinin çok yüksek olmasıdır. Zirkonyum kaplamaların genellikle tercih edildiği bölge arka dişlerdir. Zirkonyumun arka dişler için tercih edilmesinin sebebi ise basınca ve kırılmaya karşı dayanıklılığının lamina dişe göre daha fazla olmasıdır. Ayrıca dişlerde çok fazla aşınma ve kayıp bulunuyorsa bu gibi durumlarda da zirkonyum kaplamaların tercih edilmesi doğrudur. Her iki tedavi de estetik amaçlı uygulanan ve çok başarılı bir şekilde yapılabilen tedavilerdir.